Üniversitelerde Yabancı Dilde Eğitim Doğru mu?

Üniversitelerde eğitim dilinin yabancı dilde olmasını savunan hocalarımızdan birinin söyledikleri hâlâ kulağımda: “Fakültelerimizde eğitim dili İngilizce olmalı. Çünkü çocuklarımız ilk ve orta öğretimde yeterli derecede yabancı dil öğrenemiyor. Üniversitelerde tıp ve fen bilimleriyle ilgili yazılan kitapların çoğu ise İngilizce. Öğrenciler bir yandan meslek eğitimlerini alırken İngilizcelerini de geliştirir, böylelikle literatürü izlemeleri kolay olur.”

İlk bakışta bir taşla iki kuş vurmayı amaçlayan bir yaklaşım. Hem yabancı dili öğreteceksiniz hem de mesleklerini. Orta öğretimde kazandıramadığınız dil eğitimini üniversitede mesleği öğretirken vereceksiniz. Kulağa hoş geliyor, pratik bir öneri gibi görünüyor. Bu nedenle bugün birçok fakülte İngilizce dilinde eğitim veriyor, üstelik bu bölümlerin puanları da daha yüksek.
Oysa ki üniversiteler yalnızca bilimsel bilginin paylaşıldığı yerler değildir. Bilginin yanı sıra bir kültürün, yaşam ve düşünce biçiminin, araştırma duygusunun aktarıldığı yerlerdir. Tüm bu aktarımlarda ayrıntılar, nüanslar çok önemlidir. Bunların verilebileceği en iyi yol da anadildir.

Üstelik yabancı dilde eğitim verdiğini söyleyen üniversitelerin birçoğunda hocaların İngilizceleri ders anlatmak için yeterli değil. Çoğunun anadili İngilizce olmadığından yabancı dilde konuya hâkimiyetleri tam olamıyor. Vermek istediklerini tam aktaramıyorlar. Dersi hakkıyla verenler olsa bile bu kez de öğrencilerin birçoğu konuyu özümseyemiyor. Ders hiçbir zaman anadilde verilen eğitim gibi olmuyor, kuru ve yüzeysel kalıyor.

Tıp fakültesindeyken oldukça esprili, konuyu fıkralarla, ilginç örneklerle anlatan bir hocamız vardı. Dersi zevkle dinler, ders sonunda da konuyu tam anlamış olurduk. Yıllar sonra İngilizce tıp fakültesi kurulup da konular İngilizce anlatılmaya başlandığında hocanın derslerinin verdiği keyfin azaldığını duyduk. Bir keresinde anlatmak istediği konuyu esprilerle güçlendirmek istemiş, bakmış ki kimse anlamıyor, kendisi de anlattığından yeteri kadar tatmin olamıyor, dersin ortasında kısa bir duraksamadan sonra, “çocuklar bu iş böyle olmayacak, iyisi mi ben bunu Türkçe anlatayım” demiş ve öylece sürdürmüş konuşmasını.

Siz bir üniversite ortamını yabancı dille eğitim veren bir bilgi alanına dönüştürürseniz bu, o bilim dalında Türkçenin öldürülmesi anlamına gelir. Bu da bilimin kendi dilimizde yok edilmesidir. Nedeni başka yerde aramaya gerek yok; kendi ellerimizle dışarıya doğrudan bağlı insan gücü ve teknoloji oluşturmanın temellerinin atılması demektir bu.

Böyle bir eğitimden geçen öğrencilerin bu ülke insanlarıyla tasada ve kıvançta aynı duyguları paylaşması ne ölçüde mümkün olabilir? Türkçe düşünce biçimini yok ettiğinizde kendi insanına ve giderek kendi kültürüne yabancı bir nesil yetiştirirsiniz. Örneğin böyle bir tıp fakültesinden mezun olan doktor kendi insanının dertlerine ne denli hâkim olabilir? Ya da bir mühendis, teknik eleman kendi ülkesinin endüstrisine nasıl uyum sağlayabilir? Hep bir şeyler eksik kalacaktır. Hem öğrenci için, hem ülke için. Sonuçta olacak olan beyin göçüdür.

Şöyle bir dünyaya bakın. Almanya, Fransa, İspanya gibi gelişmiş ülkelerde eğitim genelde anadilde veriliyor. Ama Afrika ve Asya’nın geri kalmış birçok ülkesinde İngilizce eğitim veren çok sayıda üniversite bulursunuz. Bu örnekler bile neyin doğru, neyin yanlış olduğunu söze gerek bırakmayacak biçimde ortaya koymaktadır.

Öğrencilerin mesleki literatüre hâkim olmalarını sağlamak için İngilizce eğitim veren fakülteler kurmak işe yarıyor gibi görünebilir. Böylelikle dünyayla daha çok entegre olunduğu iddia edilebilir. Ancak uzun vadeli düşünmek zorundayız. Böyle bir yaklaşım, ülkede bilim ve teknolojiye filizlenmeye başladığı yerde ket vurmak demektir. Oysa ki eğitim dili İngilizce olmadan da öğrencilerin kendi alanlarıyla ilgili dünya literatürünü takip edebilmeleri sağlanabilir. Bunun için ayrı saatler halinde mesleğe yönelik yabancı dil eğitimi verilmelidir. İngilizce yayın yapma, konuşma hazırlama gibi yabancı dil bilgisi gerektiren teknik konular için meslek dersleri dışında zaman ayrılmalıdır.

Yabancı dil eğitimini üniversiteye gelinceye değin büyük ölçüde tamamlamış olmamız gerekirdi. Ancak ilk ve orta öğretimdeki yetersizliği biliyoruz. Bunu da dikkate alarak yeterli düzeyde yabancı dili olmayan öğrencilere genel İngilizce eğitimi de meslek eğitimine paralel olarak düşünülebilir.

Üçüncü dünya ülkesi olmak istemiyor, Türkçe bilim dilinin, dolayısıyla bilim ve teknoloji üretiminin sinsice elimizden kayıp gitmesine engel olmak istiyorsak üniversitelerde eğitim dili Türkçe olmalıdır.

2014 Tüm Zamanlar 1 Bugün

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir