Matematiği Bilmeyen Yazar

Bir tanıdık gazeteci-yazar matematiğinin iyi olmadığını, tam bir edebiyatçı olduğunu biraz da övünerek anlatmıştı. Gazetelerde de zaman zaman matematiği bilmediğini ima eden, hatta açık açık söyleyen yazarlara rastlıyorum. Üstelik bu durumdan hiç yakınmıyor, hallerinden de pek memnun görünüyorlar.

Sanıyorum ki bizdeki gazeteci-yazarların bir kısmının matematikle arası pek hoş değil. Bunu da pek sorun etmiyor, üzerinde kafa yormaya değer bulmuyorlar.

Edebiyatçıların bazılarındaki bu matematiği dışlama eğilimini, günümüzde çok popüler olan uzmanlaşmanın, uzmanlaşmayı kutsayan dünya görüşünün bir uzantısı olarak görüyorum. Oysa ki insan beyni bir bütün ve uzmanlaşmanın ne denli insan doğasına uygun olduğu tartışılır. Bir alanda uzmanlaşma, kişinin kendisini yaşamın diğer alanlarına kapatmasına neden olabilir. Bu da beynin birçok alanının kullanılmayarak körelmesi demektir.

İyi yazar olmak matematiği dışlamayı gerektirmez. Ünlü matematikçiler arasında edebiyat tadında yapıtlar sunan yazarlar hiç de az değildir Bertrand Russel, Godfrey Hardy bunlar arasında sayılabilir. Örneğin Rus kadın matematikçi Sonja Kowalewsky hem matematiğe hem de edebiyata meraklıymış. Kariyer yaşamına başlamadan önce kendisiyle bir iç hesaplaşmaya girmiş, ya edebiyatçı olacakmış ya da matematikçi. Sonunda matematikçi olmaya karar vermiş. Ama edebiyatı seven bir matematikçi olmuş, edebiyattan hiç kopmamış. Sonradan yazdığı anılar bir edebiyat yapıtı niteliğindeymiş. Hepimizin yakından tanıdığı Ömer Hayyam da edebiyat ve şiire meraklı bir matematikçiydi.

Zeka üzerine yapılan çalışmalar beynin değişik bölümlerinin farklı işlevleri olduğunu göstermiş. Bununla birlikte bölgeler arasında çok yoğun bir iletişim ağı var. Bu nedenle bir bölgesi zedelendiğinde diğer bölgeler de bu durumdan etkileniyor. Farklı bireylerde belli bölgelerin daha güçlü olduğunu biliyoruz. Beyin bölgeleri arasında kullanım gücü açısından farklılıklar gözlense bile beynin tüm bölgelerinin kullanılması bana daha insani bir tutum olarak görünüyor. Sıradan bir bireyin tercihi bu yönde olmayabilir, ancak toplumu ilgilendiren konularda yazı yazanlardan, ülkeyi yönetenlerden bunu beklemenin hakkımız olduğunu düşünüyorum.

Matematik derken bunun mutlaka türev, integral gibi karmaşık konular olması gerekmiyor. Önemli olan matematik kafasına sahip olmaktır. Bununla, sorunlara analitik yaklaşabilmeyi, konuları gerektiğinde basitleştirip aralarındaki bağlantıları ortaya koyabilmeyi, tıpkı bir matematik problemi çözer gibi aşama aşama daha üst düzey düşünce ve sentezlere ulaşabilmeyi kastediyorum. Matematik düşüncesine sahip olmak, aynı zamanda mantıklı ve tutarlı olmak demektir. Matematikte sayılarla, sembollerle yaptığımız soyut çözümlemelere yaklaşım biçimimiz gerçek yaşama bakışımızın aynasıdır. Matematiği sevmediğini söyleyen yazar belki de matematiksel bakış açısının yaşamın her alanında olaylara bakış açımızı etkilediğinin farkında değil. Matematikte duygu olmadığını söyleyenler vardır. Bu doğru değil. Bir heyecan ve motivasyon duygusu olmasa matematik problemleri üzerinde kim saatlerce çalışır? Çözüme ulaşıldığında hissedilen mutluluk en yoğun duygulardan biri değil midir?

Memleket sorunları için kafa yoran yazar gerçek bir matematik titizliğine sahip olsa kendi içinde daha tutarlı olur, bugün söylediğini yarın inkar etmezdi. Bizdeki kimi yazarlar dün söylediklerini bugün unutuyor, unutmuyorlarsa da reddedebiliyorlar. Kimileri de göğüslerini kabarta kabarta yanlışlarını kabul edip basit bir özür ile tutarsızlık ve çelişkiden kurtulacaklarını düşünüyor. Bunların birçok nedeni olabilir, ama ben matematik düşünme biçimine sahip olmamanın da bu davranışlara katkısı olduğunu düşünüyorum. Sanki bir gün beyinlerinin bir bölgesi diğer bir gün başka bir bölgesi çalışıyor ama aralarında tam bir koordinasyon yok gibi. Matematiksel mantık olmadığı için konular birbirine eklektik biçimde birleştirilmiş. Birbirine taban tabana zıt görüşleri için de “yaşamın gereği değişim” deyip aradan sıyrılıyorlar.

Matematik, yazarlar kadar siyasetçiler için de gerekli. Politika erbabı matematiği ne denli iyi bilirse o denli tutarlı ve mantıklı olur, bu da ülke için daha evladır. Ancak bir şartla; bildiği matematiği kendi çıkarı için değil, halk için kullanmak şartıyla. Matematiği iyi bilip bunu halkın aleyhine kendi için kullanacaksa bundan kimseye yarar gelmez, tabii kendisinden başka. Böyle bir siyasetçi belki de matematikten anlamayan yazardan daha zararlıdır, çünkü zeki ve kurnaz olduğu için baş edilmesi daha zordur.

2014 Tüm Zamanlar 3 Bugün

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir