Soru
Babamda akciğer kanseri vardı. Kemoterapi aldı. Kemoterapi bittikten 1 ay sonra çekilen PET’de kanserin tamamen kaybolduğu söylendi, ama bundan kısa bir süre sonra çekilen tomografide hastalığın karaciğere ve kemiklere yayıldığını öğrendik. Kısa aralıklarla çekilen iki filmde bu kadar farklılık olur mu? PET’de kanser görülmediği halde sonradan ortaya çıkan bu durumu nasıl izah edersiniz?
Yanıt
Hastaların kemoterapi ve radyoterapi sonrası tedaviye yanıtlarını değerlendirirken ve periyodik takiplerini yaparken diğer görüntüleme yöntemlerinin yanı sıra PET-BT (pozitron emisyon tomografisi) ve klasik tomografi de zaman zaman kullanılabilmektedir. Görüntüleme yöntemlerinin birbirlerine farklı yönden üstünlükleri vardır.
PET-BT genel olarak vücutta 0,5 cm üzerindeki kitleleri gösterir. Ancak yalancı pozitif ve yalancı negatif sonuç verme ihtimali vardır. Yani kitle kanser olmadığı halde kanser imajı verebilir ya da kanser olduğu halde yolmuş gibi gösterebilir. Örneğin radyoterapiden hemen sonra çekilen PET’de hastanın kitlesi tamamen kaybolduğu halde radyoterapiye bağlı akut değişiklikleri kansermiş gibi gösterebilir, ya da kemoterapiden hemen sonra hastada kanser küçülmekle birlikte devam ettiği halde yokmuş izlenimi verebilir. Klasik tomografide ise daha küçük kitleler görülebilir, ancak bunların kanser olup olmadığı her zaman ayırt edilemeyebilir. Bu görüntüleme yöntemleri vücutta kitle oluşturmamış kanser hücrelerini göstermez. Yani hasta kanser yokmuş gibi görünürken bile binlerce, hatta milyonlarca kanser hücresine sahip olabilir.
Dolayısıyla babanızda tedaviyle kitleler tamamen kaybolduğu halde vücutta görülmeyen kanser hücreleri hızla çoğalarak tekrar görünür kitleler hâline gelmiş olabilir. Bu özellikle küçük hücreli akciğer kanseri türünde görülebilir. Çünkü bu türde hücrelerin bölünme hızı daha yüksektir. Bir diğer ihtimâl de kemoterapiden hemen sonra çekilen PET kanser kitlelerini yalancı negatif olarak değerlendirmiş, yani kitleleri gösterememiş, kısa süre sonra bunlar belirgin hâl almış olabilir.