Kanserde Tek Tedavi Yok

“Bilimsel düşünceyi ıskalayarak kanser üzerine ortaya atılan iddiaların sonuçları tehlikeli olabilir. Tıp yeni tedavilere açıktır ancak bilimsel yöntemlerden kaçan çalışmalara asla prim verilemez.”

Son günlerde medyada kanserle ilgili yoğun tartışmalar yapılıyor, alternatif tedavilerden söz ediliyor. Tartışmalara onkoloji uzmanlarından başka kimseler de katılıp çeşitli iddialarda bulunuyor. Öncelikle şunu belirtmeli; yüzbinlerce kanser hastasının bulunduğu ve çoğunun kemoterapi ve radyoterapi aldığı ülkemizde, böyle hassas bir konuda konuşurken dikkatli olmak gerek.

Toplumda belli saygınlık edinmiş, sözlerine güvenilir insanların bu konuda mesaj verirken kılı kırk yarmaları, topluma saygının ve bilimsel yaklaşımın gereğidir. Ne yazık ki genel toplumsal kültürümüzün bir yansıması ve bütünün bir parçası olarak düşündüğüm bu alanda bilimsel dayanaktan yoksun sözler edilmekte, kısır tartışmalar yaratılmaktadır. Maalesef buna onkoloji dışındaki hekimler de katılmaka, kendi kişisel deneyimleri ve yaşantılarıyla ilgili örnekleri kesin verilermiş gibi sunmaktadırlar. Bu yayınlar bazı kanser hastalarında panik yaratırken, bazılarında da yeni umut arayışlarına yol açmaktadır. Hastalıklarına çare bulabilmek için yurtdışında alternatif tedavi uyguladığını söyleyen kliniklere giderek zaman kaybeden ve ekonomik yük altına giren çok hasta var. Geçenlerde kemoterapi alan bir hasta panik içinde, “Televizyonda izledim, kanserde kemoterapiyle iyileşme şansının yüzde 5-10 olduğu söyleniyor. Ne dersiniz?” diye bunun doğru olmamasını isteyen bakışlarla bir soru yöneltti. Böyle bir söz söylenmişse ne kadar yanlış! Tüm kanserleri aynı kategoriye sokan, organlara ve kişinin durumuna göre farklı tedavi yanıtları olabileceğini göz ardı eden kolaycı bir yaklaşım.

Keşke doğru olsa !

İddialardan biri, kanserin bakteriyle oluştuğu, antibiyotikle tedavi edilebileceği ama egemen kapitalist şirketlerin pahalı kemoterapi ilaçlarını satmak için bunu yıllardır gizlediği yönünde. Keşke böyle bir şey olabilseydi. Bir antibiyotik vererek farklı dokulara ait tüm kanserleri tedavi edebilsek, bir aşı yaparak kişiyi kanserden koruyabilseydik. Bu yaklaşımların insan ruhunda belli işlevleri olmakla birlikte, yanlış tutumlara neden olması pek kolay. Kolay güzellikler vaat ettiği için rahatlatan, ancak gerçeğin bazen de acı olabilen yüzünden bizi kurtaramayan bir tutum. Bilimsel yöntemler Batı’da akıl çağının başlaması, bizde de cumhuriyetten sonra daha sık başvurulan, hipotezleri doğrulamak ve gerçekleri açığa çıkarmak için uygulanan yöntemlerdir. İtici güü duygu ve inançlar olabilen, ancak asla onlara dayanmayan aklın sorgulama yöntemleridir. Kanserde takınılan tavır, bilimsel yaklaşımdan uzaklaşıldığını göstermektedir.

İlkeler ve yöntemler

Bilimsel yöntemler, bilimin tüm alanlarında aynı esasları kullanmakla birlikte değişik bilim dallarındaki uygulamalarda teknik farklılıklar olabilir. Konumuz kanser olduğuna göre, tedavide kullanılan ilaçların ne kadar çok testten geçtikten sonra rutin uygulanmaya girdiğini göstermekte yarar var.

Hayvan deneyleri ve laboratuvar çalışmalarıyla kansere etkili olduğu düşünülen ilaç, tedavi umudu kalmamış hastalarda -onayı ile- artan dozlarda kullanılmaya başlanır. Sonra ilaç, tıbbi yönden benzer, yeterli sayıda hastayı kapsayan iki grup arasında karşılaştırılır. Gruplardan birine yeni ilaç verilirken diğeri eski tedaviyi alır. Hastalar bir süre izlendikten sonra tedaviye yanıt ve yaşam süreleri bakımından karşılaştırılır. Çalışma, sonuçlarıyla birlikte hakemli dergilerde yayımlanır. Çalışmaların sağlıklı yapılıp yapılmadığı, iki gruba hastaların önyargısız seçilip seçilmediği, iki grubun tıbbi özellikler bakımından benzer olup olmadığı, hastaların tatmin edici süre izlenip izlenmediği, rastlantıların sonuçta rolünün bulunup bulunmadığı sorgulanır. Gerekirse araştırmaya ilişkin eleştiriler hakemli dergilerde yayımlanır. İlaçla ilgili başka çok merkezli kontrollü çalışmalara benzer sonuçların alınıp alınmadığı test edilir. Ancak bu uzun ve zahmetli çalışmalarla yeni bir kanser ilacı standart tedavi için ret ya da kabul edilir.

Bir tek ilaç konusunda bile karar verebilmek için bu denli yoğun çalışmalara gerek duyulan bir dünyada, hastalara değişik tedaviler öneren insanlar, söyledikleri her sözün hakemli dergilerde yayımlanmış referanslarını göstermek zorundadır. Ayrıca referansların da bilimsel kriterler uyması ve tekrarlanan çalışmalarda aynı sonuçların alınması gerekir.

Bilimsel tıbbi çalışmalara, elektronik iletişimin gelişme nedeniyle, kolaylıkla ulaşılabilir. Örnegin internette “medline” aracılığıyla hakemli dergilerde yayımlanan araştırmaların özetlerini, gerektiğinde makalenin tamamını bulmak mümkün. Alternatif tedaviyle kanseri iyileştirdiklerinin söyleyen yurtdışındaki kliniklerin bilimsel yöntemlere uyarak yaptıkları çalışmaları “medline” aracılığıyla bilim dünyasına sunmaları gerekir.

Kanser ve tedavisiyle ilgili bazı gerçekler. Kanser, hücrenin genetik yapısındaki bozukluklar sonucu ortaya çıkan kontrolsüz hücre çoğalmasıdır. Bozukluk doğuştan olabilir ama çoğunlukla çevre faktörlerin etkisiyle oluşur. Doğuştan getirilen bozuklukların çevresel faktörlerle etkileşmesi sonucu ortaya çıkması, sıkça karşılaşılan bir durum. Kanser sanıldığı gibi tek bir hastalık değildir. Sigaradan tutun, virüsler, radyasyon, çeşitli kimyasal maddeler, boyalar ve hormonlar gibi genetik yapıyı değiştiren her madde kansere neden olabilir. Bakterilerin tüm kanserlerin nedeni olduğunu söylemek büyük yanlış. Bakterilerin neden olduğu sindirim sitemine ait bir tür lenf kanseri vardır ve erken dönemde antibiyotikle tedavi etmek, uygulanan yöntemlerden biridir.

İnsanda ne kadar değişik doku varsa hemen hemen o kadar kanser var. Kanserin gidişini belirleyen en önemli faktörlerden biri, hangi organa ait olduğudur. Yanı sıra, kanserin yaygınlığı, başka organların tutulup tutulmadığı, hücrenin bozukluk derecesi ve çoğalma hızı, gidişi belirleyen faktörler arasındadır.

Günümüz tıbbında arayışlar

Kanser tedavisinde kullanılan en önemli yöntemler şunlar: kanserin cerrahi olarak çıkarılması, kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi olarak bilinen ışın tedavisi. Genel kural olmasa da, erken yakalanan kanserlerde uygulanana tedavi, cerrahidir. Kemoterapi ve radyoterapi, çoğalan hücrelerde etkilidir. Kanser hücresi, normal hücrelere göre hızlı çoğaldığından tedaviyle öldürülen hücreler çoğunlukla kanser hücreleridir. Yalnızca kanser hücrelerine yapışıp onların çoğalmasını durduracak kemoterapi ilaçları üzerinde de çalışılıyor. Kemoterapi en çok, bazen yüzde 100 sonuç alınan erkek yumurtalık kanserinde etkilidir. Lenf ve kan kanserleri de kemoterapiyle düzelebilir. Birçok kanser kemoterapi ve radyoterapiden değişik oranlarda yarar görür. Öyle kanserler vardır ki, hasta hiçbir yakınma olmaksızın yıllarca, hatta 10 yılın üzerinde tedavisiz yaşar. Lenf kanserlerinin bir çeşidi ve prostat kanseri böyledir. Hastalar arasında zaman zaman kanserli bir hastanın alternatif tedaviyle yıllarca yaşadığı söylenir. Medyada prostat kanserli bir hastanın bu şekilde bir tedaviyle uzun yıllar yaşadığı belirtilmiştir. Oysa bu hastayı tedavisiz izlemek zaten günümüz tıbbının uyguladığı yöntemlerden biridir. Bazı kanserlerde, nadiren de olsa, kendiliğinden iyileşme olur. Konvansiyonel tedavinin dışında başka tedavi yöntemleri de vardır.

İnsanlık kendi kendini yok edemez

Biyolojik tedavi dediğimiz, bir anlamda kanserli hastanın bağışıklık sistemi ni güçlendirici yöntemler (interferon, interlökin gibi ilaç uygulamaları) böbrek kanseri, bazı deri ve kan kanserlerinde uygulanır. Bu tedaviler ucuz olmayıp her zaman olumlu sonuç almak mümkün değildir. Bağışıklık sistemini güçlendirici ilaçları her kansere uygulamak yanlıştır. Beslenme ve vitaminlerin kanserden korunmadaki rolü günümüz tıbbınca iyi bilinir. Kontrollü bilimsel çalışmalar bunların kanseri önlemedeki rolünü her zaman desteklemiştir. Ama tedavideki rolü abartılmamalı. Bazı kanserlerde aşı uygulanmakla şu aşamada tatmin edici sonuçları yoktur. Kanserli hücreye giden kan akışını durdurarak kanser hücrelerinin besinsiz bırakıp öldürmeyi amaçlayan çalışmalar yoğun. Bozuk genetik yapıyı değiştirmeyi hedefleyen gen tedavisi çalışmaları da sürüyor. Bu yöntemlerin rutin uygulamaya girememesinin en önemli nedeni, tekrarlanan çalışmalarda henüz istenilen sonuçların alınmamamış olmasıdır.

Gerçekler insanlardan bir süre gizlenebilse bile, insanlık kendini yok edecek şekilde gerçekleri sonsuza dek saklayamaz. Hele iddia edildiği gibi kanser bir yerlerde bir şekilde tedavi ediliyorsa, bunun gizli kalması imkansız. Bilim, yöntemlerine uygun çalışmaları kabule hazırdır. Kanser gibi kompleks bir hastalıklar grubunda ne yazık k bir mucizevi tedavi yoktur. Uyguladıkları tedavi yönteminin kanserin çaresi olduğunu iddia eden klinikler, kontrollü bilimsel çalışmaların yayımlandığı hakemli dergilerin isim, tarih ve numarasını bildirmek durumundadır. Aksi takdirde tüm söylenenler, spekülasyonlardan öteye gitmez.

kanserde tek tedavi yok

1835 Tüm Zamanlar 1 Bugün

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir