Kanser Üzerine Bir Açıklama

Bir süredir, Etyen Mahçupyan köşesinde kanserin nedeninin pleomorfik bir bakteri olduğunu ve ABD’deki Livingston Kliniği’nde uygulanan değişik bir sağaltım (tedavi) yöntemiyle hastaların yüzde 85’inin iyileştiğini yazmaktadır. Yine yazarın iddiasına göre ilaç şirketleri bu gerçeği dünya kamuoyundan gizlemekte, daha çok kazanabilmek için kemoterapi gibi pahalı bir tedavi yöntemini öne çıkarmaktadırlar.

Kanser gibi çok komplike ve bilinmeyenleri oldukça fazla olan bir konuda bu tür iddialar ne ilktir, ne de son olacaktır. Kansere kesin çözüm bulununcaya değin seçenek sağaltımı (alternatif tedavi) uyguladığını ve kanseri iyileştirdiğini söyleyen linkler ve bunların savunucuları olacaktır.

Etyen Mahçupyan’ın iddiaları da bu bağlamda değerlendirilebilir, üstüne pek fazla durulmayabilirdi. Ancak bunu yüzbinlerce kanser hastasının bulunduğu bir toplumda yüksek sesle sürekli olarak söylemesi, birçok hastada tedirginliğe yol açmıştır. Bu nedenle bu aynıyı yazmak bir onkoloji uzmanı için zorunlu bir görev olmuştur.

Günümüzde bilimsel bir konuda görüş ileri sürerken bunun bir dizi çalışmayla doğrulanması tekrarlandığında da aynı sonuçların alınması gerekir. Tıp tarihi büyük iddialarla ortaya çıkan bir çok sağaltım yöntemine tanıklık etmiş, ancak bunlar tekrarlanan denetimli çalışmalarda benzer sonuçlar alınamadığı için terk edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında onkoloji, sürekli olarak değişik tedavilerin denendiği, bunlardan büyükçe bir kısmının reddedildiği bir alan olmuştur. Bu tedavilere değişik kemoterapi ilaçlarının yanı sıra beslenme, bitamin, aşı, psikolojik tedavi gibi seçenek yöntemler de dahildir.

Onkolojide bir sağaltımın standart olarak kabul edilebilmesi için üç aşamalı bir plandan geçmiş olması gerekir. Birinci aşamada hiçbir umudu kalmamış kanser hastalarına bir ilaç -hastanın da onayı alınarak- giderek artan dozlarda verilir. Hastaların ilacı tolere edebileceği miktar sağaltımda dozu olarak kabul edilir. İkinci aşamada, sağaltımda etkili olduğu düşünülen ilaç bir grup hasta üzeride uygulanıp yeterli süre izlendikten sonra sağaltım oranları tespit edilir. Üçüncü aşama araştırmalarda ise rasgele seçilen hastalıklı bir gruba yeni ilaç uygulanırken aynı hastalığı ve özellikleri olan denetim grubuna eski sağaltım verilir. İlacın eski sağaltıma göre başarılı olduğu gösterilirse standart sağaltım olarak kabul edilir. Etyen Mahçupyan, Livingston Kliniği’nin küçük bir klinik olduğunu, sonuçlarını yayımlamadıklarını, yayımlasalardı daha iyi olacağını yazmaktadır. Konu “yayımlasalardı daha iyi olurdu” ile geçiştirilemeyecek kadar ciddidir. Madem böyle bir iddia vardır, bu klinik ya da bunların savunucuları bilimsel yöntemlere uygun olarak yaptıkları çalışma sonuçlarını açıklamak zorundadırlar. Yüzde 85 oranında tedavi edildiği söylenen hastalar kimlerdir? Ne çeşit kanserleri vardır? Hangi tip ilaç, hangi dozda, ne süreyle verilmiştir. Tüm kanserler aynı oranda mı sağaltılmıştır? Hastalar ne kadar izlenmiştir? Denetim grubu kullanmışlar mıdır? Ben, bunların hakemli dergilerde çıkan ve tekrarlanan çalışmalarda bezer sonuçlarının alındığı bir yazısını anımsamıyorum. Bu sonuçların ilaç şirketleri tarafından resmi tıbbın temsilcileri günümü onkologlarına ulaştırması bir şekilde engelleniyorsa iddia sahiplerinin internet aracılığıyla bunları duyurmaları uygun olur. Yoksa tüm söylenenler spekülasyondan öte bir anlam taşımaz ve bilim dünyasında kabul edilmez kanser hastalarını kendi kör inanç ve hırsları için kullandıkları izlenimine yol açar.

Etyen Mahçupyan bir yazısında “Alternatif kuramın sahiplerinin öldüğünü, bu yüzden alternatif kuramın artık makale yayımlayamadığını” söylüyor. Bu iddia gülünç olduğu kadar yanlıştır da. Bir kuram güçlü ise, bir ekol ya da okul olabilmişse öğrencileri tarafından yaşatılmaya devam eder. Kaldı ki seçenek (alternatif) sağaltımla ilgili çalışmalar değişik merkezlerde denenmektedir. Şu ana değin yayımlanan makaleler; beslenme, vitamin, aşı (bakteri aşısı değil) gibi yöntemlerin standart sağaltım olarak kabul edilebilecek bir başarıda olmadığını göstermiştir. Günümüz yöntemleriyle tedavi edilebilecek hastalarda “alternatif tedavi” yöntemlerine kalkışmak en hafif deyişle bilimsel ahlaka uygun olmayan bir davranış olur.

kanser üzerine bir açıklama

1050 Tüm Zamanlar 1 Bugün

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir